Ruhsal Bozukluk kişinin hayatını sağlıklı bir şekilde irade edememesi, normale uygun hal ve hareketlerde bulunamamasını, gerek toplum gerek ise kendisi tarafından sorgulanmasına ve dışlanmasına yol açan psikolojik rahatsızlıklara denir.
Başlıca Ruhsal Bozukluklar
Obsesif – Kompulsif Bozukluk (OKB): Anksiyete (endişe,kaygı) ve Kişilik bozuklukları altında farklı durumlarda gözlemlenmektedir. Genel olarak belirtileri ise kişinin istemediği fakat tekrarlanan hisler, fikirler, duygular, düşünceler, hareketler, takıntılar veya istenmeyen davranışları rahatlamak, kaygıdan kurtulmak amaçlı yapmak diyebiliriz. Örneğin kişinin aklında sürekli olarak yerdeki taşların arasındaki deliklere basmaması gerektiği geçer ve kişi taşların arasındaki deliklere değil de büyük alanlara bastığı sürece kendini rahatlatır ve anksiyeteden uzaklaşır.
Depresyon: Günümüzde hepimizin bir şekilde duyduğu bu ruhsal bozukluk kişinin çökkün ruh hali belirtileri göstermesi sonucunda koyulan bir tanıdır. Bunlara üzüntü, evde kalma isteği, insanlardan uzaklaşmak, çok fazla uyumak, yemekten kesilme örnek gösterebilir. İlerleyen aşamalarda intihar düşünceleri yer alabilir, uzmana götürülmelidir.
Sosyal Fobi(Sosyal Anksiyete Bozukluğu): Bu bozukluk da anksiyete başlığı altında yer almaktadır. Bireyin başkaları tarafından yargılanabileceği düşüncesi, toplum ve normlar tarafından mahcup ya da rezil edileceği düşüncesi kişiyi sarmaktadır. Kişi insanların onun kötülüğünü düşüneceği fikrine kapılır ve sürekli korku içindedir.
Panik Bozukluğu: 75 insanda bir görülen bu bozukluk genellikle gençlikte ortaya çıkar. Nedenleri kesin olarak bilinemese de travmatik sebepler olduğu düşünülmektedir. Çocuk sahibi olmak, evlenmek, mezun olmak vb. önemli olaylar tetikleyebilmektedir. Panik ataklar aniden ortaya çıkar ve zamanla tekrarlar. İnsanı dehşet içinde bırakan sıkıntı veya korku nöbetleridir. Bu dönemlere kriz dönemi de denmektedir. Aniden başlar, giderek şiddetlenir ve 10 dakika içinde en yüksek seviyesine ulaşır. 1 saat içinde kendiliğinden düzelir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu(TSSB): Kişi yaşadığı kazadan sonra sürekli kazayla ilgili rahatsız edici ve beklenmedik anılar, görüntülere (flashback) maruz kalıyorsa ve süre geçmesine rağmen hala kaybolmamışsa, duyguları tazeleniyor her şeye karşı ilgisiz oluyor duyguları taşıyor ise tssb diyebiliriz. Travmanın boyutuna göre tssb gelişme ihtimali de o kadar yükseliyor. Başka insanların yaptığı (saldırı,taciz,tecavüz,aldatmak vb.) travmalar oldukça ciddi bir risk taşımakta. En yaygın kullanılan tedavi tekniği ise EMDR’dır. Doğal bir afet sonucunda insanların %15’u kolayca atlatırken %70’ı stres tepkileri göstermekte, %15 ise tssb göstermektedir. Kişiler hafıza problemleri, şaşkınlık, dalgınlık, tedirginlik, güvensizlik, uzaklaşma, sevgisizlik, ilgisizlik belirtilerini yaşadığı travmatik olaydan sonra devam ettiriyorsa bir uzmana gösterilmelidir.
Bipolar Bozukluk: Daha önceki yazımızda bipolar bozukluktan kısaca bahsetmiştik. Bipolar bozukluk, kişinin duygularını iki uç noktada yaşamasıdır. Mani ve Depresif olarak adlandırılan bu uç noktalar, kişiyi aşırı heyecanlı, enerjik ve istekli yaparken kısa bir süre sonrasında aşırı üzgün, mutsuz, isteksiz ve içe kapanık yapabilmektedir.
Yeme Bozukluğu: Kadınlarda 10 katı fazla görülen bu bozukluk, genellikle ergenlerde görülür ve sebebinin uyum sağlamadaki yetersizlik olduğu düşünülmektedir. Aşırı yeme atakları ve ardından gelen yemeyi çıkartma hareketleri ön plandadır. Kişi zayıflamayı aşırı derecede takıntılı hale getirebilmekte ve günlük aktivitelerinde aksaklıklara yol açabilmektedir. Buradaki olay sadece yiyecek veya kiloyla ilgili değil, içsel yaşanan karmaşanın dışsal yani fiziksel özelliğe yansımasıdır. Kişi kendi içinde yaşadığı çatışma sonucunda bu tür davranışlar sergileyebilmektedir. Depresyon, öz saygıda azalma, kontrol kaybı duygusu, değersizlik, kimlik karmaşaları ve kargaşaları, aile içi iletişim vb. sıkıntılar nedenler arasındadır. Yeme bozuklukları 4’e ayrılır, başka bir yazımızda detaylıca ele alacağız.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB): Akademik, sosyal, içsel ve dışsal sorunlara yol açabilen ve olumsuz etkileri yaşam boyunca devam eden bir bozukluktur. Toplumda %5 ila %7 arasında görülür. Genetik nedenli bir bozukluktur. Kişi sürekli hata yapar, dikkat etmez, dikkatini koruyamaz, dinlemez görülür, verilen komutları dinlemez, organize olamaz, yoğun olarak düşünmez, eşyalarını kaybeder, günlük işleri unutur, kolayca dikkati dağılır. Çok konuşur, soruyu tamamen duymadan cevap verir, söz keser, motor hareketlerinde sıkıntı yaşar, sürekli hareket halindedir. Arada bir ortaya çıkması yeterli değil, süreklilik olması gerekir. Tam olarak tedavisi olmasa da ilaç tedavisinin yanında BDT, neurofeedback, play attention ve dikkati arttıran eğitimle süreç bir miktar da olsa iyileştirebilir.
Madde Bağımlılığı: Kişinin, vücudunun işlevlerini olumsuz yönde etkileyecek maddeler kullanması ve sonucunda zarar gördüğü halde bu davranıştan kopamama halidir. Madde kullanımına ara verildiğinde kişi yoksunluk belirtileri yaşayabilmektedir. Ayrıca zamanla kişi maddeye tolerans geliştirecek ve daha fazla isteyecektir. Aşağıdaki 3 belirti 1 yıl içinde görülüyorsa kişi bağımlı olabilir.
Sosyal, mesleki ve kişisel aktivitelerde azalma
Maddeyi kullanmak, elde etmek veya bırakmak için çok fazla zaman harcama
Sürekli bırakmayı deneyip bırakamama
Madde miktarının yaşanan sorunlara rağmen arttırılması
Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı (DSM): Amerika’da Psikologlar Derneğinin yayımladığı bu kitap ruhsal bozukluklar hakkında detaylı olarak bilgi vermektedir. Onlarca yıldır güncellenen bu kitap günümüzde DSM-V sürümü aktif olarak kullanılmakta ve psikologlar, psikiyatristler bu kitaba göre tanı koymaktadır.
Bugün sık görülen ruhsal bozukluklardan kısaca bahsettik. İlerleyen zamanlarda daha da detaylarına ineceğiz, nedenlerini ve sonuçlarını, tedavilerini inceleyeceğiz. Ruhsal bozukluk, her ne kadar toplumumuz tarafından hastalık olarak görülse de çoğu zaman hasta insanların, hasta ettiği kişilerde görülür diyebiliriz. Kişi yaşadığı olaya karşı daha duygusal yaklaşıyor ve sürekli onun üzerinde duruyorsa bu onun saflığı, iyi niyeti ve masumiyetinden olabilir. Kesin olarak söylenemese de, genetik faktörünün yanı sıra insanın yetiştirilme biçimi, bağımsızlığı, kendini geliştirmesi bozukluklar da önemli rol oynamaktır. Empati yapmayı unutmadan, insanlara zarar vermeden, birlik içinde güzel bir hayat dileriz.
Hayat Seni Güldürmüyorsa, Espriyi Anlamadın Demektir.
Çehov
Tamda araştırdığım konuydu. Teşekkürler.